OKUMA SAATİ UYGULAMAMIZ FRANSIZ “LE FIGARO” GAZETESİNDE GENİŞ YER BULDU.
OKUMA SAATİ UYGULAMAMIZ FRANSIZ “LE FIGARO” GAZETESİNDE GENİŞ YER BULDU
Haberin orjinalini görmek için buraya tıklayınız.
10 Ocak 2018 tarihli Hüriyet Gazetesi haberine ulaşmak için tıklayınız.
Ankara’da frankofon bir lisede oluşturulan her gün 15 dakika kitap okuma alışkanlığı, Film yapımcısı Olivier Delahaye ve akademisyen Danièle Sallenave’in çalışmalarını yürüttüğü “Silence, on lit!” (Sessiz olun, kitap okuyoruz!) derneği sayesinde Fransa’da da uygulanmaya başlandı. Amaç: bu güzel alışkanlığı Milli Eğitimde yaygınlaştırmak. Ankara’nın modern semti Mustafa Kemal’de, Türkiye bayrağının renkleri olan kırmızı renklerle çevrili büyük beyaz okulu fark etmemek mümkün değil: Frankofon Tevfik Fikret Lisesi. Fransızca öğretimini de içeren kaliteli bir eğitime bağlı Türk toplumunun çocuklarının birleştiği nokta. Sınıfları, laboratuvarları, spor sahaları, çalışkan ve haylaz öğrencileri ile dünyadaki diğer binlercesine benzeyen bir okul; fakat her gün saat 13.35’te, birçok derse girmiş çıkmış 1600 çocuk ve gencin gürültüsünün değil, çalan zilden sonra oluşan sessizlik ve ardından gelen sakin bir melodinin sesi duyuluyor: sessiz olun, kitap okuyoruz. Sınıfta veya jimnastik salonunda okuyoruz. Sadece öğrenciler değil öğretmeninden idari personeline kadar, yemekhane görevlilerinden müdürlere kadar herkes kitap okuyor. “Eğer o saatte randevusuz gelen bir ziyaretçim varsa, okuma zamanının bitimine kadar beklemek zorunda.” diyor Okullar Genel Müdürü Ayşe Başçavuşoğlu. Herkes için kitap… Tevfik Fikret Okullarında bu alışkanlık, kitap okuma haftası etkinliği gibi fırsat bulundukça yapılan bir eylem değil, 16 yıldır her gün gerçekleşen bir etkinlik. Tıpkı matematik dersi veya tarih dersi gibi, günün akışında yer alan bir zaman dilimi. 2001 yılında, okuma alışkanlığını yetersiz bulan öğretmenler bunu nasıl teşvik edebileceklerini düşünürken bu fikir gün yüzüne çıkmış, öğretmenlerden biri günlük zorunlu okuma saati oluşturmak fikrinin sahibi olmuştur. Bu fikir bir dayatma olarak değil sadece olması gereken bir unsur gibi kabul edilmiştir. Şimdi ise, bir alışkanlık hâlini almıştır. “Uygulamanın ilk yılında, okuma süresi 10 dakika olarak belirlenmişti. Öğrenciler bu sürenin 15 dakikaya çıkmasını talep etti.” diyor Okullar Genel Müdürü Ayşe Başçavuşoğlu. “Hayatı anlamlandırabilmek için öncü bir ihtiyaç” Ayşe Başçavuşoğlu için bu alışkanlık çok önem arz ediyor. Kendisi, 1993’ten beri Ankara Okulları Genel Müdürü, şimdi de hem Ankara hem İzmir Tevfik Fikret Okulları Genel Müdürü. Charles de Gaulle Lisesinin ve Tevfik Fikret Lisesinin eski öğrencisi. Genel Müdür olmadan önce, aynı okulda tercüman olarak çalışmaya başlayan Ayşe Başçavuşoğlu, daha sonra Fransızca Öğretmeni olarak çalışmaya devam etmiştir. Doğal bir otoriterliği olan bu zarif kadın, pedagojik tercihlerini şu şekilde açıklıyor: “Okumak boş vakit geçirmek değildir, hayatı anlamlandırabilmek için öncü bir ihtiyaçtır.” “Kitapların duyularımızla bir bağı vardır, önce onlara dokunuyoruz, sonra kokusunu içimize çekiyoruz ve gözlerimiz sayesinde okumaya başlıyoruz.” Ayşe Başçavuşoğlu, Tevfik Fikret Okulları Genel Müdürü. Okumaya bu kadar bağlı olması kendi hayat hikâyesinden kaynaklanıyor. Çocukken, babasının her akşam eve bir kitapla geldiğini hatırlıyor. Sekiz yaşında yetim kalmasına rağmen, çok zengin bir kütüphaneye sahip olmuştu bile. Çok seçici bir okur, klasiklerle yetişmiş, Fred Vargas ve Amin Maalouf gibi yazarları okuyan bir kitapsever hâline gelmiştir. Tevfik Fikret Okullarında okumanın kitap ile bağdaştırılmasına çok önem veriliyor. “Pornografi hariç” diye belirten Genel Müdür, türü ne olursa olsun, öğrenciler Türkçe ya da Fransızca fark etmeksizin, kendi kitaplarını veya okulun zengin kütüphanesinden seçtikleri kitapları okuyorlar. Okuma saati, özgürce uygulanmaktadır. Ancak, dergi, tablet veya ders kitabı açmak söz konusu bile değildir. “Kitapların duyularımızla bir bağı vardır, önce onlara dokunuyoruz, sonra kokusunu içimize çekiyoruz ve gözlerimiz sayesinde okumaya başlıyoruz”, diye açıklıyor Ayşe Başçavuşoğlu. On altı yıldır, trend olan kitapların geçişine tanıklık etmiştir: Harry Potter’dan Game of Thrones’a kadar. Aynı yoğun duygular içerisinde, bu uygulamaya karşı çıkan bir çocuk geliyor aklına: Öğretmeni okuması için öğrenciye bir şiir kitabı veriyor. Pascal’in dediğini doğrularcasına (oku, okumayı seveceksin), bu olayda okumaya karşı çıkan öğrenci, kitabı açar ve kendini ona kaptırarak sonunda kitabın kendisinde kalmasını ister. “Çizgi romanlara izin veriliyor, diye ekliyor Ayşe Başçavuşoğlu. “Bu tarz kitaplarla okumaya başlayan öğrencilerin birkaç ay sonra ‘gerçek’ kitap okumaya başladıklarını gözlemledik.” Tevfik Fikret Lisesi, Türkiye’deki frankofoni dünyasının bir mücevheridir. Elli yıl önce kurulan bu okul, “FrancEducation” labeliyle Fransa ile bağlantılıdır. Lise diploması, Fransa’nın lise diploması olan bakaloryaya eşdeğerdir. Bunun yanı sıra, Ankara Fransız Kültür Merkezi ile bağlantıları çok eskiye dayanır ve çok güçlüdür (Kültür Etkinlikleri ve İşbirliği Müsteşarı Eric Soulier ve Sébatien Courtois). Tevfik Fikret kültürüyle beslenen bireyleri, Türk siyaset ve diplomasi hayatı gibi çeşitli alanlarda görebiliriz. Yazar Hakan Günday (Daha kitabının yazarı, Médicis Yabancı Yazarlar Ödülü, 2015) ve Avrupa Konseyi Türkiye temsilcisi Gülsüm Bilgehan gibi ünlü isimler bu okulun kültürüyle yetişmişlerdir. Karışıklıklar içinde olan bu ülkede, bu okul, gerek ismi (Osmanlı İmparatorluğu’nun sonlarında yaşamış Fransız dostu büyük bir şair) gerekse öğrenci dolapları üzerinde ve okulun duvarlarında yer alan Atatürk resimleri ile laiklik, eşitlik ve demokrasiye bağlılığını gösteriyor. Bu okuma alışkanlığı, sadece Tevfik Fikret Okullarının şirin bir özelliği olarak kalmaya devam edebilirdi. 2015 yılında, Türkiye’ye aşina olan Fransız film yapımcısı Olivier Delahaye’ın Soleils filmini tanıtmak için Tevfik Fikret Okullarına gelmesiyle işler değişti. O gün saat 13.35’te, öğretmenler odasında olduğu sırada zil çaldı ve çok doğal bir şekilde herkes işini bırakıp eline bir kitap aldı. “Okuma saati” dediler ona kısaca. Okulun büründüğü bu hava onu çok etkilemişti. Fransa’ya döndüğünde vakit kaybetmeden bu uygulamayı her yerde anlatmaya başladı. Bu konuşulanlar, uzun yıllar üniversitelerde edebiyat dersi veren yazar ve Fransız Akademisi üyesi Danièle Sallenave’ın kulağına kadar gitti. O günlerde Fransa’da okuma alışkanlığının azalması ile yakından ilgilenen Sallenave, bu azalmayı “korkunç bir gerilik” olarak nitelendiriyor. Bunu kültürel bir olgu olarak değil daha çok bir ‘mekanizma’ olarak görüyor, ona göre Fransa’da adı konulmayan bir cahillik ilerliyor. On yıl önce Nous, on aime pas lire (Biz okumayı sevmiyoruz) adlı denemesinde bu konuya değinmişti. “Birçok insan birkaç satırı bile okuyamıyor. Okuma alışkanlığı hiç edinilmemiş. Bu çok korkunç bir şey.” “İstek var ama yöntem de lazım ” 2015 sonbaharında Ayşe Başçavuşoğlu’nun Brive Kitap Fuarı’na gelişi olayların gelişmesine çok büyük katkıda bulundu. Birlikte kurdukları derneğin ismi “Silence, on lit!” olacaktı. “Ünlem işaretinin önemi çok, diyorlar hep bir ağızdan. Günlük okuma zamanını oluşturmak istek gerektiren bir şey ama yöntem de lazım. Yoksa bu iş sürmez.” İki yıldır dernek şekillenmeye başladı. Talepte bulunan okullar için bir tüzük hazırlandı. Olivier Delahaye bir müddet kamerasını elinden bıraktı ve bu uygulamanın elçisi olarak Fransa’da dolaşmaya başladı. Akademi rektörleriyle, okul müdürleriyle bu uygulama hakkında uzun telefon görüşmeleri yaptı. “Bazı öğretmenler bu süreci yavaşlatıyor. Bazıları ise bu uygulamayı Fransızca dersinin bir uzantısı olarak görüp kendi derslerinin yararına kullanıyor. Kimisi de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gönderilen Truva atı olduğumuzu düşünüyor. Hepsini ikna etmek lazım.” Olivier Delahaye, film yapımcısı. “Bazı öğretmenler bu süreci yavaşlatıyor. Bazıları ise bu uygulamayı Fransızca dersinin bir uzantısı olarak görüp kendi derslerinin yararına kullanıyor. Kimisi de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gönderilen Truva atı olduğumuzu düşünüyor. Hepsini ikna etmek lazım.” Şu an 400 okul “Silence, on lit!” derneğine üye olmuştur. Metz-Nancy Akademisi Rektörü, Florence Robine’in heyecanı bu uygulamanın kendi bölgesinde yaygınlaşmasına hız kattı. Lorient, Vallauris, Nemours gibi şehirler de katıldı, hatta Fas’ta olan Oujda Ortaokulu da dâhil oldu. Strasbourg Belediyesi bu uygulamayı okul dışına taşıyıp uygulamanın belediye binalarında çalışan personeller için de geçerli olması fikri üzerine araştırmalar yapıyor. “Bu sessiz zaman dilimi, kurum ve şirketler için de uygulanabilir”, hayalini kurarak Delahaye Blanchot’dan bir alıntı yapıyor: “Bir edebi eser, nasıl nüfuz edeceğini bilen biri için, bizi zenginleştiren zengin bir sessizlik, sağlam bir savunma ve konuşan bu kalabalığa karşı yüksek bir duvar gibi bizi kendimizden uzaklaştıracak şekilde ele geçiriyor bizi.” Peki ya Milli Eğitim Bakanlığı? Bu sonbaharda, Milli Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, Danièle Sallenave ve Olivier Delahaye ile bir görüşme gerçekleştirdi: Ankara’da başlayan bu olağan dışı macera Bakanın ilgi alanına girdi. “Silence, on lit!” derneği şimdi ciddi destekler bekliyor. Geçtiğimiz haziran ayında söz verilen La Fontaine’in Fablları’nın dağıtılmasının ardından şimdi de bu kitapların okunabilmesi için okuma zamanının düzenlenmesinin vakti gelmiştir. 10 Ocak 2018